AİLE HUKUKUNDA ANLATILACAK KONULAR
- NİŞANLANMA
- EVLİLİK
- EVLİLİĞİN SONA ERMESİ
- MAL REJİMLERİ
1- NİŞANLILIK
Türk Medeni Kanunu nişanlanma ile ilgili koşulları madde 118 ve devamında düzenlemiştir. T.M.K. madde 118: ”Nişanlanma evlenme vaadiyle olur.
Nişanlanma, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça küçüğü veya kısıtlıyı bağlamaz”
Yukarıda anlatılmak istenen konu şudur: Nişanlanma için resmi bir tören olmasına gerek yoktur. Farklı cinsiyetten 2 kişinin birbirlerine evlenme sözü vermeleri hukuken nişanlılık ilişkisinin oluşması için yeterlidir. Nişanlılık ilişkisinin kurulması için Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen bir yaş sınırı yoktur. Lakin yaşı küçük olanlar için nişanlılık ilişkisinin geçerli olabilme şartı yasal temsilcileri olan anne, babanın nişanlılık ilişkisine rıza göstermesi gerekmektedir. Ergin birey olup adli makamlarca hakkında kısıtlama kararı bulunan bireyler içinde yasal temsilcisinin rızası olmadıkça nişanlılık ilişkisinin sonuçları kısıtlı kişiyi hukuken bağlamaz.
Türk Medeni Kanunu nişanlılığın sona ermesinden kaynaklı dava hakkının bulunmamasını madde 119’da düzenlemiştir. T.M.K. madde 119:
”Nişanlılık, evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermez.
Evlenmeden kaçınma hâli için öngörülen cayma tazminatı veya ceza şartı dava edilemez; ancak yapılan ödemeler de geri istenemez.”
Nişanlılar birbirlerini evlenmeye zorlayamazlar ve nişanlanma evlilikle sonuçlanmadığı için taraflar birbirlerine dava açamazlar. Nişanlılar birbirlerinden cayma tazminatı isteyemezler. Lakin nişanın bozulmasından kaynaklı maddi tazminat, manevi tazminat ve hediyelerin geri verilmesi istenebilir.
Türk Medeni Kanunu nişanın bozulmasından kaynaklı maddi tazminat, manevi tazminat ve hediyelerin geri verilmesi konularını düzenlemiştir. Maddi tazminat konusunu madde 120’de, manevi tazminat konusunu madde 121’de, hediyelerin geri verilmesini madde 122’de düzenlemiştir.
Türk Medeni Kanunu madde 120:
”Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddî fedakârlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır.
Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası veya onlar gibi davranan kimseler de, aynı koşullar altında yaptıkları harcamalar için uygun bir tazminat isteyebilirler.”
Maddi tazminatla karşılanacak olan zararlar, kusursuz nişanlının nişanlanmanın hüküm ifade ettiğine inanmasından dolayı uğradığı parasal zararlardır. Maddi tazminatın kapsamı şunlardır:
- Nişan masrafları,
- Evlenme amacıyla yapılan masraflar,
- Kusursuz tarafın evlenecek olması nedeniyle işten ayrılmasından kaynaklı uğradığı maddi zararlar
Türk Medeni Kanunu madde 121:
”Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”
Kişilik hakkının saldırıya uğranmasından kasıt şunlardır:
- Bir tarafın diğer tarafı aldatması,
- Haksız yere nişanın bozulması,
- Bir tarafın diğer tarafa kötü muamele etmesi,
- Bir tarafın diğer taraf hakkında iftiralar atması
Türk Medeni Kanunu nişanlılığın bozulması sonucu hediyelerin geri verilmesi konusunu madde 122’de düzenlemiştir. T.M.K. madde 122:
”Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir.
Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır.”
Yukarıda bahsedilen kanun maddesinde dikkat edilmesi gereken husus alışılmışın dışındaki hediyeler ve sadece nişanlılara verilen hediyelerin geri verilmesi durumudur. Alışılmışın dışındaki hediyeler şunlardır:
- Altın kolye
- Altın bilezik
- Maddi değeri yüksek takılar
- Ev
- Araba
- Örf adete göre alışılmışın dışında olan ve tarafların maddi durumlarını aşan hediyeler
Hediyeler aynen veya mislen geri verilemeyecek durumdaysa, hediyeyi veren taraf diğer tarafa sebepsiz zenginleşmeye dayanarak dava açabilir. Nişanın sona ermesinden kaynaklı dava hakkı, sona ermenin üzerinden 1 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
2- EVLİLİK
Evlilik konusu Türk Medeni Kanunu’nda detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Türk Medeni Kanunu evliliği 3 ana başlığa ayırmıştır. 3 ana başlık şunlardır:
- Evlenme ehliyeti ve engelleri
- Evlenme başvurusu ve töreni
- Batıl olan evlenmeler
2A- EVLENME EHLİYETİ VE ENGELLERİ
Türk Medeni Kanunu madde 124’te evlenme ehliyetini açıklamıştır. T.M.K. madde 124:
”Erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez.
Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.”
Evlenecek olan kişiler onyedi yaşını doldurmak zorundalardır. Lakin T.M.K. madde 124’e göre olağanüstü bir durum veya pek önemli sebep varsa onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadın evlenebilir. Buradaki olağanüstü durum ve pek önemli sebep şunlardır:
- Kadının erkekten hamile kalması
- Kadının kimsesiz ve yoksul olması evlenme halinde bu durumdan kurtulmuş sayılacağı
- Nişanlılardan birinin ölüm tehlikesi içinde olması
- Nişanlılardan birinin ana ve babasını kaybetmiş olması
Olağanüstü evlenme sebepleri arasında bir madde daha bulunmaktadır. Lakin tarafımızca bu madde kadın haklarına aykırılık teşkil ettiğini düşündüğümüz için bu madde tarafımızca bu konuya dahil edilmeyip ”Kadın Hakları ve Kadına Yönelik Şiddetin Durdurulması” konu başlıklı makalemizde ele alınacaktır.
Bir başka evlenme ehliyeti de ayırt etme gücüdür. Türk Medeni Kanunu ayırt etme gücünü detaylı bir şekilde açıklamıştır. T.M.K. madde 125, madde 126 ve madde 127’de bu konuya değinmiştir.
Madde 125- Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemez.
Madde 126- Küçük, yasal temsilcisinin izni olmadıkça evlenemez.
Madde 127- Kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadıkça evlenemez.
T.M.K. madde 125’te bahsedilen ayırt etme gücü geçici ayırt etme gücünün kaybedilmesi değil, sürekli ayırt etme gücünden yoksun olma durumudur.
Evlenmeye engel durumlar şunlardır:
- Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında evlenme yasaktır,
- Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında evlenme yasaktır,
- Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında evlenme yasaktır.
- Yeniden evlenmek isteyen kimse, önceki evliliğinin sona ermiş olduğunu ispat etmediği sürece evlenmesi yasaktır,
- Gaipliğine karar verilen kişinin eşi, mahkemece evliliğin feshine karar verilmedikçe yeniden evlenmesi yasaktır,
- Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez. Bu durum kesin evlenme engeli değildir. Evlenmek isteyen kadın gebe olmadığını ispat ederse evlenebilir.
- Akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenmesi yasaktır.
2B- EVLENME BAŞVURUSU VE TÖRENİ
Birbiriyle evlenecek erkek ve kadın, içlerinden birinin oturduğu yer evlendirme memurluğuna yazılı veya sözlü olarak birlikte başvurulması gerekmektedir. Evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya onun görevlendireceği memur, köylerde ise muhtardır.
Evlendirme memurunun taraflardan isteyeceği evraklar:
- Nüfus cüzdanı
- Nüfus kayıt örneği
- Önceden evlilik yapılmışsa evliliğin sona erdiğine dair belge
- Küçük veya kısıtlı ise yasal temsilcisinin imzası ile onaylanmış yazılı izin belgesi
- Evlenmeye engel hastalığının bulunmadığını gösteren sağlık belgesi
Evlendirme memuru, evlenme başvurusunu ve buna eklenmesi gereken belgeleri inceler. Başvuruda bir noksanlık görürse bunu tamamlar veya tamamlattırır. Başvurunun usulüne uygun olarak yapılmadığı veya evleneceklerden birinin evlenmeye ehil olmadığı ya da evlenmeye yasal bir engel bulunduğu anlaşılırsa, evlenme başvurusu reddolunur ve durum evleneceklere yazıyla hemen bildirilir. Evlenmeye engel bir durum yoksa evlendirme memuru evlenecek kişilere gün ve saati bildirir eğer evlenecek kişiler başka bir şehirde evlenmek istiyorlarsa evlendirme memuru evlenme izin belgesi verir. Verilen evlenme izin belgesi 6 ay geçerlidir ve taraflar herhangi bir evlendirme memuru önünde evlenebilir.
Evlenme töreni, evlendirme dairesinde evlendirme memurunun ve ayırt etme gücüne sahip ergin 2 tanığın önünde açık olarak yapılır. Evleneceklerin istemi üzerine evlenme töreni evlendirme memurunun uygun bulacağı başka bir yerde yapılabilir. Evlenme töreninin yapılabileceği yerler:
- Tarafların istemi üzerine özel bina veya salonlarda
- Tutuklu veya hükümlüler için cumhuriyet savcılığınca izin verilmesi üzerine ceza veya tutukevi
- Hastalar için baştabibin veya müdürün izin vermesi üzerine hastaneler
Evlilik töreni esnasında evlenecek kişilerin evlendirme memuruna verecekleri olumlu cevap ile evlilik kurulmuş olur. Evlilik töreninin kural olarak evlilik cüzdanının verilmesi ile tamamlanır. Aile cüzdanı gösterilmeden evlenmenin dini töreni yapılamaz. Resmi evlenme töreni yapılmadan gerçekleştirilen dini evlenme töreni hukuken geçersizdir.
2C- BATIL OLAN EVLİLİKLER
Batıl olan evlilikler konusu iki kısma ayırılır. Birinci kısım mutlak butlan ikinci kısım nisbi butlandır.
Mutlak butlan sebepleri:
- Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması
- Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması
- Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması
- Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması
Mutlak butlan davası evlilikle ilgisi olan herkes ve Cumhuriyet savcısı tarafından açılabilir. Evlilik mutlak butlanla sona erdirilene kadar geçerli bir evliliğin tüm hüküm ve sonuçlarını doğurur.
Nisbi butlan sebepleri:
- Evlenme sırasında geçici bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olunması
- Evlenmeyi hiç istemediği veya evlendiği kişiyle evlenmeyi düşünmediği hâlde yanılarak bu evlenmeye razı olunması
- Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenilmesi
- Eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun bilgisi altında bir başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı olunması
- Davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden gizlenmesi
- Kendisinin veya yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veya namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak evlenmeye razı edilmişse
Mutlak butlan ve nisbi butlan için geçerli olan hükümler:
- Mahkemece butlanına karar verilen bir evlilikten doğan çocuklar, ana ve baba iyiniyetli olmasalar bile evlilik içinde doğmuş sayılırlar.
- Çocuklar ile ana ve baba arasındaki ilişkilere boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır.
- Evlenmenin butlanına karar verilirse, evlenirken iyiniyetli bulunan eş bu evlenme ile kazanmış olduğu kişisel durumunu korur.
- Eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi, tazminat, nafaka ve soyadı hakkında boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır.
3- BOŞANMA
Boşanma hukuki olarak evlilik birliğinin sona ermesidir. Boşanma ile ayrılık kararını karıştırmamak gerekmektedir. Çünkü; ayrılık kararı mahkemenin evli çiftin belirli bir süre ayrı yaşamasına karar vermesidir. Boşanma konusunda ilk değinilecek konu boşanma sebepleridir. Boşanma sebepleri şunlardır:
- ZİNA
- HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ
- SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ YAŞAM SÜRME
- TERK
- AKIL HASTALIĞI
- EVLİLİK BİRLİĞİNİN SARSILMASI
3A- ZİNA
- Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
- Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
- Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
3B- HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ
- Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
- Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
- Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
3C- SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME
- Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
3Ç- TERK
- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
- Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
3D- AKIL HASTALIĞI
- Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
3E- EVLİLİK BİRLİĞİNİN SARSILMASI
- Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
- Yukarıda belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
- Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
- Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse de ayrılık kararı alınmasını isteyebilir. Boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim veya davadan önce oturdukları yer mahkemesidir. Boşanma ve ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına yönelik tedbirleri re’sen alır.
Dava boşanma davası olarak açılıp hakim gerekli görürse ayrılığa hükmedebilir. Lakin dava ayrılık davası olarak açılmışsa hakim boşanmaya hükmedemez. Hakimin, boşanma davasında ayrılığa hükmedebilmesinin tek bir gerekçesi vardır, o gerekçede; ayrılık süresi boyunca veya ayrılık süresinin bitiminde evlilik birliğinin yeniden kurulabileceği ihtimalidir. Hakim 1 yıl ile 3 yıl arasında ayrılık kararı verebilir. Evlilik birliği yeniden kurulamazsa, eşlerden biri tekrardan boşanma davası açabilir.
BOŞANMADA TAZMİNAT DURUMU
Türk Medeni Kanunu madde 174 tazminat durumunu açıklamıştır. T.M.K. madde 174:
”Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”
Maddi tazminat toptan veya irat biçiminde ödenebileceği gibi, manevi tazminat toptan ödenmesi gerekmektedir. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminatın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
BOŞANMADA NAFAKA DURUMU
- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
- Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.
- Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.
Çocuk için hükmedilen bakım nafakası her ay peşin olarak ödenir. Lakin yoksulluk nafakasında durum böyle olmayabilir. Yoksulluk nafakası irat biçiminde ödenebileceği gibi toptan da ödenebilir. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakası, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Bakım nafakası çocuk ergin olana kadar hatta ergin olduktan sonra çocuğun eğitim hayatı devam ediyorsa nafaka verilmeye devam edilir. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
4- MAL REJİMİ
Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır. Lakin eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler. Mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce veya sonra yapılabilir. Taraflar, istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler. Mal rejimi sözleşmesi noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır. Ancak, taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak bildirebilirler. Mal rejimleri şunlardır:
- Edinilmiş mallara katılma rejimi
- Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi
- Mal ayrılığı rejimi
- Mal ortaklığı rejimi
- Olağanüstü mal rejimi
Yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerin kişisel malları ve evlilik süresince edinilmiş malları kapsamaktadır.
KİŞİSEL MALLAR
- Eşlerden yalnız birinin kişisel kullanımına yarayan mallar
- Mal rejiminin başlangıcından önce eşlerden birine ait bulunan mallar
- Miras malları
- Manevi tazminat alacakları
EVLİLİK SÜRESİNCE EDİNİLMİŞ MALLAR
- Çalışmasının karşılığı olan edimler
- SGK, sosyal yardım kuruluşları, sendika ve benzerlerinin yapmış oldukları ödemeler
- Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar
- Kişisel mallarının gelirleri
Evlilik birliği esnasında haklı bir sebep varsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine, yasal mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebilir. Özellikle aşağıdaki hâllerde haklı bir sebebin varlığı kabul edilir:
- Diğer eşe ait malvarlığının borca batık veya ortaklıktaki payının haczedilmiş olması,
- Diğer eşin, istemde bulunanın veya ortaklığın menfaatlerini tehlikeye düşürmüş olması,
- Diğer eşin, ortaklığın malları üzerinde bir tasarruf işleminin yapılması için gereken rızasını haklı bir sebep olmadan esirgemesi
- Diğer eşin, istemde bulunan eşe malvarlığı, geliri, borçları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermekten kaçınması,
- Diğer eşin sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması.
Mal rejimi ile ilgili açılacak davada görevli mahkeme aile mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.