HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU’NA GÖRE HUKUK MAHKEMELERİNİN İŞLEYİŞİ ANLATILACAKTIR.
HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖREV
Görev, belirli bir davaya belirli bir yerdeki hüküm mahkemelerinden hangisi tarafından bakılacağını belirtir.
Genel görevli mahkemelere 2 tanedir. Bunlar:
- ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİ
- SULH HUKUK MAHKEMELERİ
Mahkeme türleri arasında asıl görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Yani bir yerleşim yerinde aile hukukundan doğan davalara aile mahkemesi bakması gerekirken aile mahkemesi yoksa o tür davalara bakacak mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİ’NİN GÖREVLERİ
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 2’de belirtilen durum düzenlenmiştir. H.M.K. madde 2’ye göre:
”(1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.”
Hukuk muhakemeleri kanunu madde 2’nin anlatmak istediği şudur:
- Değer ve miktara bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin dava varsa,
- Şahıs varlığına ilişkin dava varsa,
- Diğer kanunlarda aksine bir düzenleme bulunmuyorsa geriye kalan tüm davalarda,
Asliye hukuk mahkemeleri görevlidir.
SULH HUKUK MAHKEMELERİ’NİN GÖREVLERİ
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 4’te belirtilen durum düzenlenmiştir. H.M.K. madde 4’e göre:
”(1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;
a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,
b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları,
c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları,
ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları,
görürler.”
Yukarıda açıklanan kanun maddesine göre sulh hukuk mahkemelerinin bakabileceği tava türleri şunlardır:
- Kira ilişkisinden doğan alacak davaları.
- Malın paylaştırılmasına konu olan davalar.
- Hakkın paylaştırılmasına konu olan davalar.
- Ortaklığın giderilmesine konu olan davalar.
- Sadece zilyetliğin giderilmesine ilişkin davalar.
- Belirtilen kanun ve diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesini veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davalar.
ÖZEL GÖREVLİ MAHKEMELER
Özel görevli mahkemeler, sadece belirli bir alan üzerine görevli olan mahkemelerdir. Özel görevli mahkemeler şunlardır:
- Asliye Ticaret Mahkemesi
- Aile Mahkemesi
- Kadastro Mahkemesi
- İş Mahkemesi
- Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
- Tüketici Mahkemesi
- İcra Mahkemesi
HUKUK MAHKEMELERİNDE YETKİ
Yetki, bir davanın hangi yerdeki görevli mahkeme tarafından görüleceğini ifade eder. Hukuk mahkemelerinde yetki durumu Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 6’da açıklanmıştır. H.M.K. madde 6’ya göre:
”(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
(2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.”
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 6’ya göre belirtilen kanun maddesinin aksine bir düzenleme bulunmadıkça açılacak olan dava, davalının yerleşim yerinin bulunduğu mahkemede açılmalıdır. Eğer davalılar birden fazla ise davanın hangi mahkemede açılacağı durumu da Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 7’de düzenlenmiştir. H.M.K. madde 7’ye göre:
”(1) Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.
(2) Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.”
Yukarıda belirtilen maddeye göre eğer aksine bir hüküm veya anlaşma durumu söz konusu değil ise davalılar birden fazla olduğu takdirde davacı, davalılardan herhangi birinin yerleşim yerinde davayı açabilir.
Davalının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmuyorsa hangi yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu konusu Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 9’da düzenlenmiştir. H.M.K. madde 9’a göre:
”Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme, davalının Türkiye’deki mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak, diğer özel yetki hâlleri saklı kalmak üzere, malvarlığı haklarına ilişkin dava, uyuşmazlık konusu malvarlığı unsurunun bulunduğu yerde de açılabilir.”
Mirastan doğan davalarda yetki durumu da Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 11’de düzenlenmiştir. H.M.K. madde 11’e göre:
”(1) Aşağıdaki davalarda, ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir:
a) Terekenin paylaşılmasına, yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine, miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ile mirasçılar arasında terekenin yönetiminden kaynaklanan davalar.
b) Terekenin kesin paylaşımına kadar mirasçılara karşı açılacak tüm davalar.
(2) Terekede bulunan bir mal hakkında açılmak istenen istihkak davası, terekenin yazımı ve tespiti zamanında mal nerede bulunuyorsa, orada da açılabilir.
(3) Mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda, mirasçıların her birinin oturduğu yer mahkemesi de yetkilidir.”
Ölen kişinin son yerleşim yeri mahkemesinin kesin yetkili olduğu durumlar:
- Terekenin paylaşımına konu olan davalar.
- Yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine konu olan davalar.
- Ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine konu olan davalar.
- Miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar.
- Mirasçılar arasında terekenin yönetiminden kaynaklanan davalar.
HUKUK MUKAMELERİNDE YARGILAMAYA HAKİM OLAN İLKELER
- Tasarruf İlkesi
- Taraflarca Getirilme İlkesi
- Taleple Bağlılık İlkesi
- Hukuki Dinlenilme Hakkı
- Aleniyet İlkesi
- Dürüst davranma ve Doğruyu Söyleme Yükümlülüğü
- Usul Ekonomisi İlkesi
- Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi
- Yargılamanın Sevk ve İdaresi
- Hukukun Uygulanması İlkesi
Tasarruf İlkesi
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 24’e göre:
”(1) Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz.
(2) Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz.
(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam eder.”
Taraflarca Getirilme İlkesi
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 25’e göre:
”(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz.
(2) Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.”
Taleple Bağlılık İlkesi
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 26’ya göre:
”(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan dahaazına karar verebilir.
(2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.”
Hukuki Dinlenilme Hakkı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 27’ye göre:
”(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini,
içerir.”
Aleniyet İlkesi
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 28’e göre:
”(1) Duruşma ve kararların bildirilmesi alenidir.
(2) Duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin (…)[3] kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, ilgilinin talebi üzerine yahut resenmahkemece karar verilebilir.[4]
(3) Tarafların gizlilik talebi ön sorunlar hakkındaki hükümler çerçevesinde gizli duruşmada incelenir ve karara bağlanır. Hâkim, bu kararının gerekçelerini, esas hakkındaki kararı ile birlikte açıklar.
(4) Hâkim, gizli yargılama işlemleri sırasında hazır bulunanları o yargılamayla ilgili edindikleri bilgileri açıklamamaları hususunda uyarır ve 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun gizliliğin ihlaline ilişkin hükmünün uygulanacağını ihtar ederek bu hususu tutanağa geçirir.”
Dürüst Davranma ve Doğruyu Söyleme Yükümlülüğü
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 29’a göre:
”(1) Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar.
(2) Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler.”
Usul Ekonomisi İlkesi
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 30’a göre:
”(1) Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.”
Hâkimin Davayı Aydınlatma Ödevi
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 31’e göre:
”(1) Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.”
Yargılamanın Sevk ve İdaresi
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 32’ye göre:
”(1) Yargılamayı, hâkim sevk ve idare eder; yargılama düzeninin bozulmaması için gerekli her türlü tedbiri alır.
(2) Okunamayan veya uygunsuz yahut ilgisiz olan dilekçenin yeniden düzenlenmesi için uygun bir süre verilir ve bu dilekçe dosyada kalır. Verilen süre içinde yeni bir dilekçe düzenlenmezse, tekrar süre verilemez.”
Hukukun Uygulanması
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 33’e göre:
”(1) Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.”
DAVA AÇABİLME ŞARTLARI
Dava açabilme koşulları Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda açık bir şekilde düzenlenmiştir. H.M.K. madde 114’e göre:
”Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.”
HUKUK MAHKEMELERİNDE HÜKMÜN VERİLMESİ
Hukuk mahkemelerinde hükmün verilmesi ve tefhim edilmesi durumu Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 294’te açık bir şekilde düzenlenmiştir. H.M.K. madde 294’e göre:
”(1) Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
(2) Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
(3) Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
(4) Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.
(5) Hükmün tefhimini, duruşmada bulunanlar ayakta dinler.
(6) Hükme ilişkin hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında da uygulanır.”
Muhakeme sonunda verilecek hükmün kapsamının ne olacağı durumu da Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda açık bir şekilde düzenlenmiştir. Hükmün kapsamında olması gereken şeyler:
”Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”